BAKTAD YK ve İSO Meclis Üyesi Süleyman Köşkeroğlu: Baklava, 2020’de MEB Müfredatına Girebilir…
“Eğer Milli Eğitim Bakanlığı müfredata baklavacılık kelimesini koyarsa, biz bu işin yüzde ellilik kısmını başarmış oluruz. Öyle enteresan ki, baklavanın anavatanı olan Antep’teki meslek liselerinde bile böyle bir bölüm yok.”
Süleyman Bey, nasıl başladı bu proje; hikâyesi nedir?
2007 senesinde Siyavuşpaşa Meslek Lisesi Müdüresi Rahmetli Günnur Çolak Hanımefendi BAKTAD’a geldi ve bazı taleplerde bulundu; bizden destek istedi. Biz de hay hay dedik. İlk etapta maddi desteklerle başladık okula yardım etmeye. Tezgâh, fırın, ocak yaptırarak mevcut sınıflarını baklava sınıfı haline getirdik.
Sonraki sene İTO’da bizim meslek komitesine yapılan yardımı yine Siyavuşpaşa’ya aktardık. Akabinde bir usta tayin ettik buraya. Ve bir süre yardımlarımız bu minvalde devam etti. Müdüre Hanımın vefat etmesiyle irtibat giderek zayıfladı ve bir süre sonra da neredeyse kopma noktasına geldi. Ancak bizim dernek olarak asıl istediğimiz şey bu değildi!
Biz, orada okuyan çocukları kendi sektörümüze kazandırmak ve sektördeki eleman açığını kapatmak istiyorduk; bizim amacımız buydu. İş sahası, evsel alan ve yeni gelişen bir bölge içerisinde yer alması hasebiyle Siyavuşpaşa Meslek Lisesi, bölgedeki en güzel okullardan biriydi zira. Çok fazla öğrenci vardı. Lakin proje yürümedi malum sebeplerden ötürü ve bizim de şevkimiz kırıldı.
Sonra ne oldu da tekrar gündeme geldi bu proje?
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Baklavacılık Bölümünün ve derslerinin müfredata işlenmesini talep ettik ama kabul görmedi. Müfredatta olmadığı için de bu sınıf ve ders, istenilen derecede rağbet görmedi. Kızların çoğu kuru pasta ve sütlü tatlı alanlarına meyletti.
2018 yılında İstanbul Sanayi Odası’nda yapılan seçimlerde BAKTAD’ın desteği ile meclis üyesi seçildim. Orada her kürsüye çıktığımda bu sektörün bir gün batacağını, eleman sıkıntısının had safhaya geldiğini, bunun için bir şeyler yapılması gerektiğini sürekli dile getirdim. Sağ olsun Erdal Bahçıvan başkanımız, Milli Eğitim Bakanıyla bir protokol imzaladı; İstanbul’daki tüm meslek liselerini aktif hale getirip kalkındırmak ve daha çok öğrenci talebinde bulunmak için. Her meslek komitesinden bir seçim yapması istendi ve ben de hemen Siyavuşpaşa Meslek Lisesini bana verin dedim. Onlar da tamam dedi. Ziyaret ettik okulu ve aramızda bir protokol yaptık. Aradan geçen zaman zarfında okul çok değişmiş ve güzelleşmişti. Bundan sonraki süreçte okula yardımlarımız eskiden olduğu gibi devam etti. Gittik, geldik, eksiklerini tamamladık. Bu meyanda birçok firmaya malzeme temini noktasında destek olmalarını söyledik. Hiçbiri de bizi kırmadı, hepsi destek verdi.
Baklavacılık müfredata girdi mi yani bu protokolle?
Hayır, ama Milli Eğitim Bakanımız 2020 için söz verdi. Türkiye genelinde Baklava’nın tüm meslek liselerine ders olarak girmesini istiyoruz. İsmi de Unlu Mamuller ve Baklavacılık olabilir. Biz şu anda müfredata girmiş gibi öğrencilerimizi yetiştiriyoruz. 30 tane de öğrencimiz var.
Önümüzdeki yıl Altın Oklava Baklava Ustaları yarışmasında bu öğrencilerimiz ayrı bir kategoride yarışacak ve ön elemelerden finale kalan 4 kızımız bu festival kapsamında tüm hünerlerini sergileyecekler. Bu doğrultuda bir hedefim var benim. İnsanlara, sektöre şöyle bir mesaj vermiş olacağız böylelikle; bakın baklava ustalığı yalnızca erkek işi değil, kızlarımız da bu işi yapıyor ve hem de çok iyi yapıyor!
Bu bölümde yalnızca kızlar mı var?
Evet, hiç erkek öğrenci müracaat etmemiş. Bir bakıma da iyi bir şey aslında; çünkü mutfak işi sevgi işidir. Kızlarımızda, kadınlarımızda da bu sevgi daha yoğun bir şekilde kendini gösteriyor. Kız çocuklarımızın evlendikten sonra da mutfağa fazlasıyla ihtiyaçları olacak.
Biz okulumuza her türlü desteği veriyoruz. İlk yıllarda okula bir baklava ustası (Orhan Usta) tayin etmiştik. Duraklama döneminde biraz atıl duruma düşmüştü ama artık onu da hareketlendirdik.
Bu projeyle alakalı kendinizi başarılı buluyor musunuz?
Esasında bu bir sivil toplum örgütü başarı hikâyesidir. Biz eğer BAKTAD’ı kurmasaydık ve böyle bir STK çatısı altında bir araya gelmeseydik bunların hiçbirisi olmazdı. Yoksa birey ya da firma olarak bu işin altından kalkılamazdı.
Önümüzdeki yıl yapılacak Altın Oklava yarışması şimdiye kadar yapılanlardan çok daha renkli ve heyecanlı geçecek gibi görünüyor. Siz yarışmaya kadar geçecek sürede öğrencileri dönem dönem deneyecek misiniz?
Elbette onları deneyeceğiz, test edeceğiz, deneyimlerimizi aktaracağız. Ben hemen hemen her hafta okuldayım zaten. Öğretmenler günü için misal, Orhan Usta ve kızlarımız baklava yapacaklar. Bütün sunum da onların ellerinden geçecek.
Bu öğrencileri sektöre kazandırmak adına aklınızda nasıl bir kurgu var aklınızda?
Sektörümüzde bu anlamda ciddi bir talep var. Hem de her biriminde böyle bir talep söz konusu. Baklava ustalığı önemli bir zanaat. Kazancı da o derece iyi oluyor. İyi bir ustaysanız her zaman için aranan eleman olursunuz. Bakın biz yarışmada finale kalanlara onlarca tam altın hediye ediyoruz. Bu bile tek başına mesleğe kafa yormak için önemli bir motivasyon kaynağı.
Bizim amacımız bu çocukların sektöre kazandırılmasıdır. Eğer bunu başarabilirsek ve aileler bu çocukların belli bir yere geldiklerini görürse, kendi çocuklarını da teşvik edeceklerdir.
Eğer Milli Eğitim Bakanlığı müfredata baklavacılık kelimesini koyarsa, biz bu işin yüzde ellilik kısmını başarmış oluruz. Öyle enteresan ki, baklavanın anavatanı olan Antep’teki meslek liselerinde bile böyle bir bölüm yok.
Büyük ustaların sözü şudur: Öğrettikçe kazanırsın!
Bu proje gerçekten de ezber bozan bir kimliğe sahip. Zira baklava ustalığı, usta-çırak ilişkisinden mütevellit bir zanaat olarak biliniyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak değil mi?
Bakın bütün olay ne biliyor musunuz? Türkiye’nin eleman sıkıntısı yaşamasının tek bir sebebi var: Ahilik Sistemi gitti! Bu ülkede Ahilik sistemini mahvettiler. Bunu da Avrupalılar yaptı bize biliyor musunuz. Çırak-Usta ilişkisi bitti. Herkes üniversiteli olma sevdasına girdi.
Müfredata girdiğinde mevzu, Ahilik ritüellerini de kompozisyona dahil edecek misiniz?
Okuldan mezun olan kızlarımız hem mektepli hem de alaylı olmuş olacak. Normal eğitim süresince öğretmenleri onlara para kazanmayı öğretecek, saygıyı ve sevgiyi de aşılayacak. Şimdi böyle bir mevzuda salt kitaplarla yetinirse öğretmen, öğrenciye tam anlamıyla bir şey verebilir mi? Tabi ki hayır. En iyi ders, uygulanan derstir ve bunu baklavada yapacaklar. Nasıl ki bir cerrah doktor olurken bir sürü kadavrada uygulama yapıyor; okulda da baklavacı olabilmek için belli bir dönem uygulamalı baklava eğitimi alacak ve sonunda bu işi hakkıyla yapabilecek öğrenci! Ben öğrencilere süreli diyorum; burada öğrendiklerinizi gidin evinizde uygulayın, yaptıklarınız annenize babanıza yedirin, kendinizi test edin…
“Ben isterim ki meslek liselerinin kantini, okulun kendisine ait olsun. Atölyede üretilen poğaçası, açması, tatlısı, böreği yine o kantinde satılsın.”
Döner sermaye diyorsunuz yani…
Aynen öyle ve çocuğa da pay verilsin buradan. Çünkü kazanılan para çocuğu teşvik edecektir. Misal öğrencinin eline 500 lira para geçse bu işten aylık; ne olur biliyor musunuz? O çocuğu, ebeveyninin elinden maddi manada azad etmiş olursun ve ona bir ufuk açarsın. Maalesef okullarımız kantinleri satıyor; ondan sonra kötü, pahalı ürün ve diğer pek çok handikap bir araya geliyor. Sonuç ortada.
Son cümlelerinizi alalım lütfen…
Ben bu dergiyi okuyacak devlet büyüklerimize son olarak şunları söylemek istiyorum; iyi bir araştırma ile iyi bir destekle gelecekteki zanaatkârları bu okullardan yetiştirirler diye umut ediyorum. Çünkü bu meslekler bitiyor artık. İşletmeler elemansızlıktan kapanma noktasına geldi. Şu an kendi firmamda 30 tane personel eksiğim var. Uygun kalifiye elemanı bulabilsem hemen değerlendireceğim. Yok maalesef.
Cumhurbaşkanımız istihdam noktasında tüm işadamlarına çağrıda bulunuyor; herkes potansiyeline göre eleman istihdam etsin diye. Ancak istihdam edecek eleman bulunmuyor ki! Baktığınızda ciddi bir üniversiteli yoğunluğu olduğunu görüyoruz. Buna mukabil bu ülkenin demirciye de, temizlikçiye de, baklavacıya da ihtiyacı var. Bunu da görmezden gelemeyiz.