1973 yılından beri kadim sanatlarımızdan biri olan Ebru ile uğraşıyorum. Gizemli sanatımızı tüm dünyada tanıtmak ve yaymak amacı ile Japonya’dan Kanada’ya, Arjantin’den Avustralya’ya kadar yaklaşık 60 ülke görmek nasip oldu. Sık sık karşılaştığım bir soru var; “Gittiğiniz yerler arasında en beğendiğiniz, en güzel yer neresi?” diye. Bu sorunun bir tek cevabı var; Üsküdar, özellikle de Salacak. Dünyanın hiçbir yerinde tarihin, tabiatın ve iki kıtanın böyle bir güzellik içinde kesiştiği başka bir yer göremedim.

Bir sanatçı olarak tarihi yarım adayı seyreden mekanlarda yaşamak Allah’ın büyük bir lütfudur.  Hamdolsun.

Üsküdar sokaklarında dolaşırken sadece sokak isimlerine bakarak bile ne denli büyük bir sanat şehrinin içinde olduğunuzu hissedersiniz. Bestekarlar, ressamlar, hattatlar ile anılan onlarca mekana rastlarsınız. Sebebi çok basit. Dünyanın en ilham verici manzarasını Üsküdar’dan seyredersiniz.

1990 yılından beri yaşadığım ve bir Üsküdarlı olarak yaptığım ebrularda gördüğüm manzaranın etkileri açıkça bellidir. ”Ebristanbul”, ”Foto Ebristanbul” usanmadan devam ettiğim projelerim arasındadır.

Ebruya İran’da Ebri derler, bulutumsu, bulut gibi anlamındadır. Özellikle parçalı bulutlu havalardaki gün batımı, rengarenk ebrular, tarihi yarım adanın silueti ile de birleşince doyulmaz haz ve ilham veren, saatlerce süren güzellikler oluşturmaktadır.

Hikmet Barutcugil